Çocukluğumda kayısı hırsızlığı yapardım.
Komşumuz Avukat kamil amcaların bahçesinde kayısı ağacı vardı.
Hırsızlığın kötü ve haram olduğunu bilirdik ama yine de canımız çekerdi.
Çocuktuk iste.
Her çarşamba pazar kurulurdu ilçemizde
Kalabalık aileydik
Annemizin çarşamba pazarından aldığı meyvalar aynı gün biterdi.
Altı gün bir sonraki çarşambayı beklerdik.
Yokluk da vardı.
Ağaçta kayısılarda öyle güzeldi sormayın
Gidip izin istesem hem haram değildi hem kötü değildi.
Ama riskliydi, belki izin verecekler belki vermeyecekler!.
Hem isteyici ve dilenci durumuna düşecektim bu kez kendi ailem duyarsa kızacaktı.
izin verseler bile her zaman onları gördügümde ezik mahçup olup utanacaktım.
En iyisi kimsenin haberi olmadan çalmaktı.
Allah görse bile Allah'la konuşur onu bir şekilde ikna edip kendimi affetdirecektim.
Çaresi yok bu kayısılardan mutlaka yemeliydim.
Öyle güzel duruyorlardı ağaçta,gel beni ye,beni gece çal diyorlardı bana.
Dediğim gibi karanlık olur olmaz gizlice ağaca çıktım karnımı doyurdum birazda ceplerime koydum Kayısı çok güzeldi üstelik çekirdekleri de tatlıydı.
Şimdi bu olaydan Allah'tan başka kimsenin haberi yoktu.
Tenha bir yere gittim çevremde kimse yoktu Allah'la konuştuğumu duyamazlardı.
Affettirmek için Allah'la konuşmaya başladım.
Allah'ım bu suçumu affetmen için 3 kere subanike duası okuyacağım dedim ve okudum.
Beklemeye basladım
Allah'dan ses yok.
Sordum Allah'ım affetin mi afetmedin mi?
Yine ses yok.
Allah'ım bu böyle olmaz dedim.
Bana bir işaret gönder affedip affetmediğini bileyim.
Yine ses yok.
Nasıl işaret gönderecekti ki hem ben nerden bilecektim neyi işaret ettiğini.
Çaresiz düşünmeye basladım.
Bir çözüm bulmak zorundaydım.
Yoksa yanmıştım ben.
Hem ölünce cehennemde yanacak,hem de ölünceye kadar
rüyama şeytanlar gulyabaniler girip her gün beni korkutacaklardı.
rüyama şeytanlar gulyabaniler girip her gün beni korkutacaklardı.
Kara kara düşünmeye başladım,ağlamak üzereydim.
Aklıma o an hani olur ya çizgi filmlerdeki gibi şimşek gibi bir kıvılcım çaktı.
Allah'ın sesi çıkmıyor ama ben onu duyamasam da o beni duyuyordu.
Babannem öyle demişti "Allah her yerde her şeyi duyar görür bilir, o her şeye kadir di"
O zaman ben ona söylerim.
Allah'ım dedim karşı yoldan ilk geçen arabanın rengi kırmızı olursa affetmiş olacaksın dedim.
Allah affetmeyecek olsa her şeye kadir olduğu için o arabanın gerçek rengi kırmızı olsa bile bana başka renk gösterebilirdi.
Beklemeye başladım.
Bir araba geçti rengi maviydi.
Eyvah dedim
Yine kara kara dünyam karardı.
Tamam dedim beni affetmedi Okuduğum sureyi yetersiz buldu.
Yandım ben.!
Beklemeye başladım.
Bir araba geçti rengi maviydi.
Eyvah dedim
Yine kara kara dünyam karardı.
Tamam dedim beni affetmedi Okuduğum sureyi yetersiz buldu.
Yandım ben.!
Çaresi yok kendimi affettirmeliydim.
Üç sübanike yetmemişti bunu da babaannem ögretmişti ve bildiğim tek sure idi.
Gözümden korku ve üzüntüyle yaş damlamaya basladı.
Allah'ım 3 kere daha subanike okuyorum 6 etti,bu kez kırmızı araba geçsin beni affet dedim.
Okudum ve yine bekleyemeye basladım.
O da ne !
Hah tamam kırmızı araba geçmişti "yaşasın" diye bağırarak zıpladım.
Allah'ım beni affetmisti.
içim rahat etmişti.
Hoplayıp zıplamak istemiştim sevinçden.
Hoplayıp zıplamak istemiştim sevinçden.
Sevinçle doğru babaannemin yanına gittim .
-Babaanne bana daha başka daha fazla sure öğretirmisin dedim.
Kabri cennet olsun Babaannem sert diktatör bir kadındı pek gülmezdi.
Kocası 4 yıl askerlik yapmış,dönüşünde bir kaç ay geçmeden kalp krizinden ölmüş, hemen sonra 17 yaşındaki kızı o zaman verem denilen kansere yakalanmış,iki çocuğu ile ortada kalmıştı.
Mal mülk de yoktu çocuklarını büyütebilmek için eşekle köyler arasında kaçak tütüncülük yaparak geçimini sağlamaya çalışması ona sert erkeksi bir görünüm kazandırmıştı.
Mal mülk de yoktu çocuklarını büyütebilmek için eşekle köyler arasında kaçak tütüncülük yaparak geçimini sağlamaya çalışması ona sert erkeksi bir görünüm kazandırmıştı.
Bastığı yeri titreten osmanlı kadını dedikleri tiplerdendi.
Lakabına ya coplu ümmü derlerdi,ya köklü ümmü.
Benim sure öğrenmek istediğimi duyunca ilk kez onun sevinip güldüğü ve beni öptüğüne şahit oldum.
Tamam gel otur dedi.
Oysa benim amacım niyetim hiç de onun düşündüğü gibi değildi.
Daha fazla sureler ögrenip, daha farklı daha büyük hırsızlık yaparak işi büyütecektim.
Mahallede önce bir çete kurmayı düşünüyordum sonrası Allah'ın izniyle neler yapmazdım neler Şirketler vakıflar gemiciklerim bile olabilirdi.
Hepsini Allah'ın izniyle yapacaktım
Bu sefer babaanemden ögrendiklerim de yetmezdi acilen bir kuran kursuna yazılmalıydım.