Başlık yok


HALİL CİBRAN MUHTEŞEM ŞİİRİYLE BİZİ BU GÜNÜMÜZÜ ANLATIYOR

EY KAVMİM
Halil Cibran


Halil Cibran Lübnan asıllıdır ABD'li ressam, şair ve filozoftur. 
Cibran, 1883 yılında Lübnan'da doğdu. 
Eserleri ve düşünceleri dünya üzerinde geniş yankı uyandırdı. 
Şiirleri yirmiden fazla dile çevrildi aynı zamanda başarılı bir ressam idi. 
Resimlerinin bazıları günümüzde dünyanın birçok şehrinde sergilenmektedir. 
Yaşamının yaklaşık son yirmi yılını ABD'de geçiren yazar, ölümüne kadar kaldığı bu ülkede eserlerini İngilizce yazmıştır.10 Nisan 1931 de vefat etmiştir. 
Halil Cibran'ın en ünlü şiirlerinden biriside Ey kavmim adlı şiirdir geçtiğimiz günlerde Mehmet Altan bu şiiri ülkemizin son zamanlarda durumuna uygunluğu nedeniyle gazetesinde köşesine taşımıştır 
Aşağıda bu şiir ile birlikte bazı resimlerini bulacaksınız 

EY KAVMİM! 

Ey kavmim… 
Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. 
Dönüp de bakmazsın ölülerine. 
Lut kavminden de değilsin sen, hazdan olmayacak mahvın. 
Acıyla karıldı harcın ama acıya da yabancısın… 
Ağıtları sen yakarsın ama kendi kulakların duymaz kendi ağıdını, 
Bir koyun sürüsünden çalar gibi çalarlar insanlarını, ve sen bir koyun sürüsü gibi bakarsın çalınanlarına… 
Tanrıya yakarır, ama firavunlara taparsın. Musa Kizildeniz’i açsa önünde, sen o denizden geçmezsin. 
Ey kavmim… 
Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. 
Korkarsın kendinden olmayan herkesten. Ve sen kendinden bile korkarsın. 
Hazreti İbrahim olsan, sana gönderilen kurbanı sen pazarda satarsın. 
Hazreti İsa’yı gözünün önünde çarmıha gerseler, sen başka şeylere ağlarsın. 
Gündüzleri Maria Magdalena’yi orospu diye taslar, geceleri koynuna girmeye çabalarsın. 
Zebur’u, Tevrat’ı, Incil’i, Kuran’ı bilirsin. 
Hazreti Davud için üzülür ama Golyat’ı tutarsın. 

Ey kavmim… 


Sen ki peygamberlerinin dediklerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. 
Dönüp de bakmazsın ölülerine. 
Lut kavminden de değilsin, hazdan olmayacak mahvın. 
Ama sen kendi acına da yabancısın. 
Kadınların siyah giyer; kederle solar tenleri ama, onları görmezsin. 
Her kuytulukta bir çocugun vurulur, aldırmazsın. 
Merhamet dilenir, şefkat dilenir, para dilenirsin… Ve nefret edersin dilencilerden. 
Utancı bilir ama utanmazsın. 
Tanrıya inanır ama firavunlara taparsın. 
Bütün seslerin arasında yalnızca kırbaç sesini dinlersin sen. 

Ey kavmim… 
Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin, beni hiç dinlemezsin. 
Sana yapılmadıkca işkenceye karşı çıkmazsın. 
Senin bedenine dokunmadıkça hiç bir acıyı duymazsın. 
Örümcek olsan, Hazreti Muhammed’in saklandığı mağaraya bir ağ örmezsin. 
Her koyun gibi kendi bacagindan asılır, her koyun gibi tek başına melersin. 
Hazreti Hüseyin’in kellesini vurmaz, ama vuranı alkışlarsın. 
Muaviye’ye kızar, ama ayaklanmazsın. 
Hazreti Ömer’i bıçaklayan ele sen bıçak olursun. 

Ey kavmim… 
Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin, beni hiç dinlemezsin. 
Ölülerine dönüp de bakmazsın. 
Lut kavminden de değilsin hazdan olmayacak mahvın. 
Ama arkana baktığın için taş kesileceksin. 
Ve sen kendine bile ağlamayacaksın. 
Komşun aç yatarken, sen tok olmaktan hayâ etmezsin. 
Musa önünde Kızıldeniz’i açsa, o denizden geçemezsin. 
Tanrıya inanır, ama firavunlara taparsın. 
Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin.
Dönüp de bakmazsın ölülerine.
Lut kavminden de değilsin sen, hazdan olmayacak mahvın. 
Acıyla karıldı harcın ama acıya da yabancısın… 
Ağıtları sen yakarsın ama kendi kulakların duymaz kendi ağıdını, 
Bir koyun sürüsünden çalar gibi çalarlar insanlarını, ve sen bir koyun sürüsü gibi bakarsın çalınanlarına… 
Tanrıya yakarır, ama firavunlara taparsın. Musa Kizildeniz’i açsa önünde, sen o denizden geçmezsin. 

Ey kavmim… 
Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. 
Korkarsın kendinden olmayan herkesten. Ve sen kendinden bile korkarsın. 
Hazreti İbrahim olsan, sana gönderilen kurbanı sen pazarda satarsın. 
Hazreti İsa’yı gözünün önünde çarmıha gerseler, sen başka şeylere ağlarsın. 
Gündüzleri Maria Magdalena’yi orospu diye taslar, geceleri koynuna girmeye çabalarsın. 
Zebur’u, Tevrat’ı, Incil’i, Kuran’ı bilirsin. 
Hazreti Davud için üzülür ama Golyat’ı tutarsın. 

Ey kavmim… 
Sen ki peygamberlerinin dediklerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. 
Dönüp de bakmazsın ölülerine. 
Lut kavminden de değilsin, hazdan olmayacak mahvın. 
Ama sen kendi acına da yabancısın. 
Kadınların siyah giyer; kederle solar tenleri ama, onları görmezsin. 
Her kuytulukta bir çocugun vurulur, aldırmazsın. 
Merhamet dilenir, şefkat dilenir, para dilenirsin… Ve nefret edersin dilencilerden. 
Utancı bilir ama utanmazsın. 
Tanrıya inanır ama firavunlara taparsın. 
Bütün seslerin arasında yalnızca kırbaç sesini dinlersin sen. 

Ey kavmim… 
Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin, beni hiç dinlemezsin. 
Sana yapılmadıkca işkenceye karşı çıkmazsın. 
Senin bedenine dokunmadıkça hiç bir acıyı duymazsın. 
Örümcek olsan, Hazreti Muhammed’in saklandığı mağaraya bir ağ örmezsin. 
Her koyun gibi kendi bacagindan asılır, her koyun gibi tek başına melersin. 
Hazreti Hüseyin’in kellesini vurmaz, ama vuranı alkışlarsın. 
Muaviye’ye kızar, ama ayaklanmazsın. 
Hazreti Ömer’i bıçaklayan ele sen bıçak olursun. 

Ey kavmim… 
Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin, beni hiç dinlemezsin. 
Ölülerine dönüp de bakmazsın. 
Lut kavminden de değilsin hazdan olmayacak mahvın. 
Ama arkana baktığın için taş kesileceksin. 
Ve sen kendine bile ağlamayacaksın. 
Komşun aç yatarken, sen tok olmaktan hayâ etmezsin. 
Musa önünde Kızıldeniz’i açsa, o denizden geçemezsin. 
Tanrıya inanır, ama firavunlara taparsın. 

Ey kavmim…
Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin, beni hiç dinlemezsin.






Yorum Gönder

0 Yorumlar
* Please Don't Spam Here. All the Comments are Reviewed by Admin.

buttons=(Accept !) days=(20)

Our website uses cookies to enhance your experience. Learn More
Accept !